19 Temmuz 2013 Cuma
17 Temmuz 2013 Çarşamba
sarp sanin haberleri
POP - rock şarkıcısı Sarp, ‘Annem Annem’ parçasına çektiği klipten sonra Ümit Besen’in 1980’lerde hit şarkısı olan ‘Nikah Masası’nı rock tarzında yeniden yorumlayıp, şarkıya bir de klip yaparak, dikkatleri üzerine çekti. 10 şarkıdan oluşan ‘Siyahın Matemi’ isimli albümünde Ümit Besen’in dışında Barlas’ın yedi, Alper Narman - Kutsal’ın ve İlhan Sanin’in birer besteleri bulunuyor. Yıllar önce İzmir’in rock barlarını dolduran, ardından kaset için İstanbul’a çağrılan Sarp’ın ‘Yaz Yağmuru’ isimli şarkısı, bir yıl önce kaybettiği abisi İlhan Sanin’e ait. Rock müziğin yeni temsilcilerinden olan Sarp’ın albümünün düzenlemelerini ise Alper Çakır ve Murathan Araz yaptı
MİLLİYET 28 Eylül 2000
MİLLİYET 28 Eylül 2000
Etiketler:
2000,
denizli,
haberler,
ilhan sanin,
izmir,
nikah masası,
rock,
sarp sanin,
siyahın matemi
16 Temmuz 2013 Salı
itü sözlükte sarp sanin
şu aralar line'da program yapan cover söyleyen sahnesi iyi olan bi şarkıcı.
şu sıralar eski aşklar isimli yeni bir albüm çıkarmış şarkıcı. albümüne koyduğu tek başına coverı güzel olmuş, klibi kanallarda dönmeye başlamıştır.
"hadi diyelim sen gittin güneş doğmadan önce
ardında bıraktığın ben gözlerini açmadan bile
şehirden ayrılan ilk otobüste
cama bak beni terk eden yüzü sevdin mi?" şeklinde nakaratı olan bir şarkısı vardı bu elemanın ilk kasedinde.
ayrıca yine ilk kasette papa roach'un bir şarkısının da introsunu araklamıştı. dur bakayım şarkı sözleri de sanırım şöyleydi;
"akşam barlarda
gündüz kumsalda
özledim seni
özledim bu yazda." ya da böyle bir şey
yeniden albüm yapmış, piercingle karizma yapma çabası devam ediyor yine. bakalım işe yarayıp yaramadığını göreceğiz.
5 yıl kadar önce bir albüm yapıp klip çekmişti.sonra söndü gitti derken,
daha bir ay önce aklıma geldi "bir sarp vardı n'oldu ona" diye, sanki duydu da çıktı, yine aynı sakal, aynı saç. gözler de mavi mavi göze batıyor.yani böyle bir sanatçı, hiç değişmemiş. beş yıl sonra görüşmek üzere.
sahnesini izleme fırsatı buldugum yorumculardan biridir. yıllar önce, ilk albümünün çıkmasından iki yıl sonra sanıyorum; bir bayram tatili dolayısıyla gezi için gittiğim izmir'de aldığı sahneyi görme fırsatım olmuştu. şaşırdığımı da hatırlarım: son derece mütevazi ve çıkardığı albümle alakası olmayan tarzda şarkılar söylemiş, dinleyenleriyle adeta bütünleşmişti. ancak o sıra ne piercingi, ne de 3 numara saç traşı vardı.
son derece mütevazı bir insan olmasının yanı sıra müzik bilgisi olarak ta son derece über bir kişiliktir grubu da gayet güzel çalar, davulcusu osman klipte ekstra bir gaza gelmiştir kopmuş gitmiştir. ama yine de piyasadaki bir sürü salağın yanında sarp ayrı bir yerdedir, olacaktır da.
hakkında yazılan mütevazı, süper kişilik gibi şeyleri duyunca, bu sarp başka sarp galiba diye düşündüren denizli'li şarkıcı.
şu sıralar eski aşklar isimli yeni bir albüm çıkarmış şarkıcı. albümüne koyduğu tek başına coverı güzel olmuş, klibi kanallarda dönmeye başlamıştır.
"hadi diyelim sen gittin güneş doğmadan önce
ardında bıraktığın ben gözlerini açmadan bile
şehirden ayrılan ilk otobüste
cama bak beni terk eden yüzü sevdin mi?" şeklinde nakaratı olan bir şarkısı vardı bu elemanın ilk kasedinde.
ayrıca yine ilk kasette papa roach'un bir şarkısının da introsunu araklamıştı. dur bakayım şarkı sözleri de sanırım şöyleydi;
"akşam barlarda
gündüz kumsalda
özledim seni
özledim bu yazda." ya da böyle bir şey
yeniden albüm yapmış, piercingle karizma yapma çabası devam ediyor yine. bakalım işe yarayıp yaramadığını göreceğiz.
5 yıl kadar önce bir albüm yapıp klip çekmişti.sonra söndü gitti derken,
daha bir ay önce aklıma geldi "bir sarp vardı n'oldu ona" diye, sanki duydu da çıktı, yine aynı sakal, aynı saç. gözler de mavi mavi göze batıyor.yani böyle bir sanatçı, hiç değişmemiş. beş yıl sonra görüşmek üzere.
sahnesini izleme fırsatı buldugum yorumculardan biridir. yıllar önce, ilk albümünün çıkmasından iki yıl sonra sanıyorum; bir bayram tatili dolayısıyla gezi için gittiğim izmir'de aldığı sahneyi görme fırsatım olmuştu. şaşırdığımı da hatırlarım: son derece mütevazi ve çıkardığı albümle alakası olmayan tarzda şarkılar söylemiş, dinleyenleriyle adeta bütünleşmişti. ancak o sıra ne piercingi, ne de 3 numara saç traşı vardı.
son derece mütevazı bir insan olmasının yanı sıra müzik bilgisi olarak ta son derece über bir kişiliktir grubu da gayet güzel çalar, davulcusu osman klipte ekstra bir gaza gelmiştir kopmuş gitmiştir. ama yine de piyasadaki bir sürü salağın yanında sarp ayrı bir yerdedir, olacaktır da.
hakkında yazılan mütevazı, süper kişilik gibi şeyleri duyunca, bu sarp başka sarp galiba diye düşündüren denizli'li şarkıcı.
denizlili olup sağda solda konserlerinde aramızda izmirli olan var mı ben de izmirliyim şeklinde konuşan şarkıcı.
kimi zaman teoman çakması olduğunu düşünüyorum, başka zamanlarda ise sarp'i düşünmüyorum zaten.
eski parçaları düzenleyip ( iki distorsiyonlu gitar koymaya düzenleme denirse tabi) piyasayı vurmak gibi modası geçmiş bir eylem içerisinde yıllardır. karakterli bir sesi var. az çok şöhreti de var. kaliteli bir orkestrayla çalışıp başarılı besteler çıkarsa çok iyi yerlere gelebilir. akıl verip elinden tutacak bir adam olması lazım galiba.
denizli'de nikah masası ile ilk parladığında bu adam bizim x in arkadaşıymış, beraber takılıyorlarmış şeklinde türlü geyiklere şahit olduğum şarkıcı.
sanılanın aksine ilk albümünü çıkardıktan sonra ortadan kaybolmadı. taksim'de barlarda filan sahneye çıktı başarılıda oldu. burnu büyük biri değil tam tersine kafa dengi muhabbeti bol kişilik.
ilk çıktığında "annem annem" diye bi klibi vardı, sislerin içinde bağıra bağıra söylüyordu, bi koltuğa da yaşlı bi kadını oturtmuş kadının kulağına eğilip annem ennem die bağırıyordu, kadın kulaklarını tıkıyordu. bunu hatırlıyorum.bi de ilk çıktığında baya bi hayrandım sarp'a ama albümünü çok zor bulmuştum. o zamanki kadar ünlü diil şimdilerde
kendisi an itibariyle 19 mayıs atatürk' ü anma gençlik ve spor bayramı etkinlikleri dahilinde köyceğiz meydanında konser vermektedir.
aynı zamanda rol de aldığı lodos filminin şarkılarından biri olan demirhan baylan'a ait dön ya da pişman ol şarkısını inanılmaz etkileyici bir yorumla seslendirmiştir. demirhan baylan etkisi kaçınılmazdır tabi ki ama sanki başkası söylese bu kadar vurucu olamazdı gibime geliyor.
tek başına coverıyla beyenimi kazanmış, eski aşklar şarkısıyla sanatının doruk noktasına ulaşmış sanatçı.ankaralıymış,ege üniversitesi kimya mühendisliği mezunuymuş.
dön yada pişman ol ile anımsamak istediğim şarkıcı.öyle şarkı söylenir mi olm?
"tek başına" adındaki parçayı bana sevdirebilmiş olan maviş müzisyen.
Etiketler:
albüm,
cover,
dön ya da pişman ol,
eski aşklar,
lodos,
rock,
sarp sanin
15 Temmuz 2013 Pazartesi
13 Temmuz 2013 Cumartesi
sarp sanin haberleri
Sarp Sanin 22 Ekim 1977 Ankara doğumlu bir Rock sanatçısıdır. Sanatçının ilk albümü Erol Köse Pruduction imzasıyla "Siyahın Matemi" adıyla 2000 yılında piyasaya çıktı. Annem annem , Nikah masası (Ümit Besen) , Siyahın matemi şarkıları albümünde dikkat çeken çalışmalarından üçüdür. Sanatçı bu yıl çıkardıpı ikinci albümü "Eski Aşklar" ile tekrar sevenleriyle buluşuyor. Sarp’ın ‘Eski Aşklar’ albümü Kodak’ın katkılarıyla Rec by Saatchi etiketiyle müzik marketlerde yerini aldı.
Solistliğinin yanı sıra gitarist, söz yazarı ve besteci olarak da çalıştığı ‘Eski Aşklar’ albümünde kendi söz ve besteleri dışında Ersel Serdarlı ve Deniz Tuzcuoğlu’nun şarkılarına da yer veren Sarp, Türk müzik tarihinde yer edinmiş 2 şarkıyı da ‘cover’lamış. ‘Öyle Sarhoş Olsam ki’ ve ‘Tek Başına’nın yepyeni düzenlemeleri eser sahiplerince de çok beğenilmiş.
BLACKTHORN 17 EYLÜL 2009
Solistliğinin yanı sıra gitarist, söz yazarı ve besteci olarak da çalıştığı ‘Eski Aşklar’ albümünde kendi söz ve besteleri dışında Ersel Serdarlı ve Deniz Tuzcuoğlu’nun şarkılarına da yer veren Sarp, Türk müzik tarihinde yer edinmiş 2 şarkıyı da ‘cover’lamış. ‘Öyle Sarhoş Olsam ki’ ve ‘Tek Başına’nın yepyeni düzenlemeleri eser sahiplerince de çok beğenilmiş.
BLACKTHORN 17 EYLÜL 2009
Etiketler:
albüm,
eski aşklar,
haberler,
rock,
sarp sanin,
siyahın matemi
12 Temmuz 2013 Cuma
11 Temmuz 2013 Perşembe
10 Temmuz 2013 Çarşamba
8 Temmuz 2013 Pazartesi
Sarp: "Havadayken Yüzebilen bir Sound"
2000 yılında yayınladığı debut stüdyo albümü Siyahın Matemi ile kariyerinin duvarına ilk tuğlayı koyan Sarp; 2006'da gelen "Eski Aşklar"ın üzerinden 7 yıl geçtikten sonra üçüncü stüdyo albümü Çırılçıplak'ı geçtiğimiz günlerde yayınladı.
Dokuz Sekiz Müzik etiketine sahip söz konusu bu yeni Sarp albümü; çıkışını, Ayten Alpman'ın sesinden aşina olduğumuz Ben Böyleyim isimli parça üzerinden gerçekleştiriyor. Bu noktada, ünlü müzisyenin önceki iki albümünü takipleyerek yine bir cover parça merkeziyetinde yol aldığı söylenebilir. Fakat, öte yandan Çırılçıplak'a şöyle bir kulak verince, ortada duranın tek bir parçadan fazlası olduğunu söylemek hiç de zor değil.
Tam da bu noktada Sarp'a; "Cover parça tamam, ama hiç olmazsa çıkış parçasını Ben Böyleyim'e yüklemeseydim dediğin oldu mu?." diye soruyorum. Tüm samimiyetiyle: "Evet, belki farklı şekilde hareket edebilirdim." diyor. Yine de albümün genelinin tek bir parçaya indirgenme ihtimaline katlanamadığını belirtiyor ve "Rasyonel yaklaşıp, sakin olmaya çalışıyorum." vurgusunu yapıyor gülerek. Üzerine de derhal bir ek geliyor: "Zaten albümün genelini de bilecek insanlar. Bunun için elimden geldiğince çok parçayı kliplendireceğim
Diskografine bakınca uzun bekleyişler göze çarpıyor. Toplamda yayınladığın üç stüdyo albüm var; 2000 yılında Siyahın Matemi, 2006 yılında Eski Aşklar ve nihayet geçtiğimiz ay da Çırılçıplak'ı çıkardın. Bu albümlerin her iki ara döneminde de büyük boşluklar var. Bu dönemler sence de çok uzun değil mi?
Uzun süreler bunlar tabii. Bu durumun birazı plak şirketleriyle, birazı da benim sahne yoğunluğumla ilgili, diyebilirim. Albüm dönemlerinde çok fazla acele etmediğimi de söyleyebilirim. Yine de asıl sorunun plak şirketlerinlerinden kaynaklandığını da söyleyeyim sana. Erol Köse prodüktörlüğünde yayınlanan ilk albümün ardından, plak şirketi kimi problemler yaşadı; Ercan Saatçi prodüktörlüğünde yayınlanan ikinci albümün ardından ise ben kendi yolumu kurmakla uğraştım. Haliyle, her iki albüm arası da uzamış oldu. Her şeyin kafandaki ölçülerle ilerlemesini istiyorsan, biraz sabırlı olmak zorundasın. (Gülüyor
Tamam, totalde iki albüm arasında altı yıllık bir süre var. Peki, kafandaki taslakları toparlayıp, albümü somutlaştırmak adına kendini stüdyoya attıktan sonra ne kadar zamana ihtiyacın oldu?
"Sensiz"i ilk kaydettiğim dönemden iki yıl sonra yayınlandı; Çırılçıplak. Yani genellersek, bahsettiğin süreci iki yıl olarak görebiliriz. 20 parça ile yola çıktık, zamanla albümde yer alan parça sayısını netleştirerek, o parçaların üzerine gittik
İlk iki albümünün aksine Çırılçıplak'ta prodüktör koltuğunda da bulunuyorsun. Kontrol tümüyle sende miydi?
Kesinlikle. Zaten biraz da bu nedenle uzun sürdü, bu albümün süreci. Çünkü bana "dur" diyecek kimse yoktu. (Gülüyor) "Daha iyi nasıl yapabilirim?", "Şöyle bir farklılık nasıl olur?" düşünceleriyle de uğraştım elbette. Bazı vokal kayıtlarını yeniden ele aldım, kimi düzenlemelere gittim; ama gel gör ki; hep ilk söylediğim vokal kayıtlarını kullandım.
Genelde böyle olur değil mi? Detaya indikçe, yüzeydeki dikkate değer görünür.
Sanatla ilgili bir çalışmayı ortaya çıkarırken, tatmin olmak hiç de kolay değil gerçekten. Ama sonra aynı konuda bir sürü şey yapıp geriye şöyle bir bakınca; "Aslında ilk hali gayet güzelmiş." gibi bir düşünceyle doluyorsun
Peki, kimlerle çalıştın bu yeni albümde.
Alp Tiner, Özgür Özgüven, Gökçe Dayanç ve Serkan Çalar; albümün performans grubunu oluşturdular. Sahnede de aynı grupla çalışıyoruz zaten. Elbette bir de Demirhan Baylan; hem şarkı katkısıyla, hem de enstrümanıyla yer aldı Çırılçıplak'ta. Albümün tüm aşamalarında, kafamda planladığım sound'un peşinden koştum. Grubum da bu koşuda benimle hareket etti. Kayıt aşamasından sonra, düzenlemelerde de aynı duygu bütünlüğünün korunmasına dikkat ettim.
"Rock'n'Roll'un olayı grup olmaktır" tanımı yaygındır. Sen, kariyerinin çıkışını solo olarak yaptın ve öyle de devam ediyorsun. Biraz evvel grubunu saydın; ama böyle her şeyi aynı seviyede paylaşabildiğin ve ortak söz hakkının bulunduğu bir topluluk ortamını ister miydin?
Benim küçüklüğümden beri uzak durduğum bir olay var: O da toplulukla hareket etmek. Örneğin, ben motorsiklet kullanmayı çok seviyorum ve sık sık kullanıyorum da. Fakat sırf motorsiklet sürmeyi seviyorum diye bana motorcu denirse rahatsız oluyorum. Bir kalıba girmek hoşuma gitmiyor. Bir müzik grubunda da; ortak bir paydada buluşmak kolay değil. Ayrıca içindeki bazı oluşumların bastırılmasına da sebep olabilir; bir grup çalışması. Çünkü haliyle en az dört kişiyle hareket ediyorsun ve birlikte hareket etmek durumundasın. İşte o bastırılan iç yansımalar; beni grup çalışmalarından uzak tutmuştur. Bir dönem 4x4'ün vokalistliğini de yaptım; fakat bir müzik grubunun üretkenliğime iyi gelmediğini söyleyebilirim. Örneğin, bir şarkı için karar vermek için dahi uzun toplantılara ihtiyaç duyuyorduk. Tabii grubun getirdiği avantajlar yok mu, elbette var. En başta yaratıcılıkta bir kafa değil, en az dört kafayla hareket ediliyor. Ama benim tercihim hep kendi yoluma gitmek oldu, hala da o düşüncedeyim.
Çırılçıplak'a dönersek, Ayten Alpman'ın seslendirdiği meşhur Ben "Böyleyim" parçası albümünde liste başı
"Hadi bu sefer de cover olmasın" diye düşünüyordum; albümün kayıtlarına başlarken. O sıralarda bir yandan da konserlere devam ediyorduk ve Ben Böyleyim'i de çalıyorduk. Çok iyi tepkiler aldık bu cover'a ve "Albüme koyacaksınız değil mi?" benzeri sorularla sıkça karşılaştık. En sonunda "Neden Olmasın?" diye düşündüm ve parçayı kaydettik. Kaydı Yaman Aksu'ya dinlettiğimde tereddütsüz albümde yer vermemi önerdi. Söz konusu bu kayıtta, sahne performansına paralel bir enerjiyi hissetmemizle de parçayı albüme almış olduk. Sonuç olarak şarkının hakkını verdiğimi düşünüyorum.
Bu denli meşhur bir parçayı albüme almak ve üstüne bir de çıkış parçası olarak belirlemek; sence Çırılçıplak'ın genelini gölgelemedi mi?
Uzun süredir bar programları yapıyorum ve repartuarımda başkalarının parçalarına da yer veriyorum. Bu durumdan her zaman keyif aldım. Sahnede bir başkasının şarkısını söylemek, bilinen bir parçaya ayrı bir yorum katmak, hoşuma gidiyor. Kendi şarkım öne çıksın kompleksi ben de yok. Belki de maalesef demeliyim burada. Belki de böyle bir kompleksim olmalıydı. "İlla kendi şarkımı ön plana alayım" gibi bir yapıda olmadığımdan dolayı da cover parçalara mesafeli değilim. İlk albümümde de vardı, ikinci albümümde de vardı ve bu yeni albümümde de var. Çırılçıplak'ın geneli gölgelendi mi? Aslında çok düşünmedim bunu; ama sahnede "Tut Beni"'yi, "Sensiz"i ya da "Dön Ne Olur"u çalarken çok keyif alıyorum açıkçası ve evet, belki de çıkış parçasını onlardan biri de yapabilirdim. Yine de çok takılmıyorum bu noktaya. Ne de olsa elimden geldiğince kliplendireceğim bu albümü, insanlara albümdeki diğer parçaları anlatacağız ve saydığım şarkıları da ön plana çıkaracağız. İkinci klip için anket yaptık ve "Sensiz" açık ara önde. Muhtemelen ona çekeceğiz ikinci klibi. Ayıca, sana şunu da söyleyeyim: Ben gerçekten içimden geldiği gibi hareket ediyorum. Her şeyden önce olaya ticari bakmıyorum. Bu ne kadar inandırıcı gelir sana bilmiyorum; ama her konuda böyleyim
Albüm yayınlanalı iki ay kadar oldu. Tepkiler nasıl?
İstediğimiz şekilde duyuramadık albümü. Tanıtım eksikliği yaşandı. Diğer yandan Çırılçıplak'ın, yaptığım albümler içerisindeki en farklı albüm olduğu ve çok kaliteli bir sound'u sahiplendiği gibi dönüşler de aldım. Tabii bunlar beni çok mutlu etti. Benim yapmak istediğim müzik; havada uçuyorken bir yandan da yüzen bir yapıyı oluşturmaktı ve bunu başardığıma inanıyorum
Yakın zamana dair planların neler? Bir ara televizyon dizilerinde de gördük seni. Konserlere zaten devam ediyorsun.
Yaban Gülü dizisinde yer aldım. Lodos filminde de rol almıştım. Ayrıca, bir önceki albümümün üçüncü klibini çeken Biray Dalkıran'ın yönetmenliğini yaptığı Kanıt'ın da bir bölümünde oynadım. Gerçi o daha çok keyfi bir işti. Şimdilerde de yer alabilirim kamera önünde. O mecrayı da özledim açıkçası. Örneğin, "Öyle bir Geçer Zaman ki" gibi kaliteli yapımlardan davet gelirse, kesinlikle kabul ederim. Sahnede olmayı çok seviyorum, nerdeyse zorla indiriyorlar. (Gülüyor) Hatta yeri gelmişken söyleyeyim: 26 Nisan'da Favela'da çalacağız.
Bundan sonraki albüm için de bir 6 yıl daha beklenmeyecek galiba.
Hayır. En fazla 1 yıl ya da 1 buçuk yıl ara olur ve sonrasında albüm gelir. EP olur, LP olur, Single olur. Çünkü artık kimsenin beklemeye tahammülü yok. Her şey hızlı, her şey çabuk. Bu bir dezavantaj elbette. Yine de uzun süreler beklemeyeceğim artık. Her şeyi öğrendim ve bu sitemi de çözdüm. Benim adıma her şey daha da kolaylaştı artık. Birilerinden stüdyo kiralamak ya da birileriyle birlikte şarkı kaydetmek zorunda değilim. Şarkıyı kaydediyorum, üstüne davulumu ve gitarımı çalıyorum ve içimdekileri ortaya çıkarıyorum. Hal böyleyken, neden bekleyeyim ki?
MİLİYET SANAT13 Nisan 2013
Dokuz Sekiz Müzik etiketine sahip söz konusu bu yeni Sarp albümü; çıkışını, Ayten Alpman'ın sesinden aşina olduğumuz Ben Böyleyim isimli parça üzerinden gerçekleştiriyor. Bu noktada, ünlü müzisyenin önceki iki albümünü takipleyerek yine bir cover parça merkeziyetinde yol aldığı söylenebilir. Fakat, öte yandan Çırılçıplak'a şöyle bir kulak verince, ortada duranın tek bir parçadan fazlası olduğunu söylemek hiç de zor değil.
Tam da bu noktada Sarp'a; "Cover parça tamam, ama hiç olmazsa çıkış parçasını Ben Böyleyim'e yüklemeseydim dediğin oldu mu?." diye soruyorum. Tüm samimiyetiyle: "Evet, belki farklı şekilde hareket edebilirdim." diyor. Yine de albümün genelinin tek bir parçaya indirgenme ihtimaline katlanamadığını belirtiyor ve "Rasyonel yaklaşıp, sakin olmaya çalışıyorum." vurgusunu yapıyor gülerek. Üzerine de derhal bir ek geliyor: "Zaten albümün genelini de bilecek insanlar. Bunun için elimden geldiğince çok parçayı kliplendireceğim
Diskografine bakınca uzun bekleyişler göze çarpıyor. Toplamda yayınladığın üç stüdyo albüm var; 2000 yılında Siyahın Matemi, 2006 yılında Eski Aşklar ve nihayet geçtiğimiz ay da Çırılçıplak'ı çıkardın. Bu albümlerin her iki ara döneminde de büyük boşluklar var. Bu dönemler sence de çok uzun değil mi?
Uzun süreler bunlar tabii. Bu durumun birazı plak şirketleriyle, birazı da benim sahne yoğunluğumla ilgili, diyebilirim. Albüm dönemlerinde çok fazla acele etmediğimi de söyleyebilirim. Yine de asıl sorunun plak şirketlerinlerinden kaynaklandığını da söyleyeyim sana. Erol Köse prodüktörlüğünde yayınlanan ilk albümün ardından, plak şirketi kimi problemler yaşadı; Ercan Saatçi prodüktörlüğünde yayınlanan ikinci albümün ardından ise ben kendi yolumu kurmakla uğraştım. Haliyle, her iki albüm arası da uzamış oldu. Her şeyin kafandaki ölçülerle ilerlemesini istiyorsan, biraz sabırlı olmak zorundasın. (Gülüyor
Tamam, totalde iki albüm arasında altı yıllık bir süre var. Peki, kafandaki taslakları toparlayıp, albümü somutlaştırmak adına kendini stüdyoya attıktan sonra ne kadar zamana ihtiyacın oldu?
"Sensiz"i ilk kaydettiğim dönemden iki yıl sonra yayınlandı; Çırılçıplak. Yani genellersek, bahsettiğin süreci iki yıl olarak görebiliriz. 20 parça ile yola çıktık, zamanla albümde yer alan parça sayısını netleştirerek, o parçaların üzerine gittik
İlk iki albümünün aksine Çırılçıplak'ta prodüktör koltuğunda da bulunuyorsun. Kontrol tümüyle sende miydi?
Kesinlikle. Zaten biraz da bu nedenle uzun sürdü, bu albümün süreci. Çünkü bana "dur" diyecek kimse yoktu. (Gülüyor) "Daha iyi nasıl yapabilirim?", "Şöyle bir farklılık nasıl olur?" düşünceleriyle de uğraştım elbette. Bazı vokal kayıtlarını yeniden ele aldım, kimi düzenlemelere gittim; ama gel gör ki; hep ilk söylediğim vokal kayıtlarını kullandım.
Genelde böyle olur değil mi? Detaya indikçe, yüzeydeki dikkate değer görünür.
Sanatla ilgili bir çalışmayı ortaya çıkarırken, tatmin olmak hiç de kolay değil gerçekten. Ama sonra aynı konuda bir sürü şey yapıp geriye şöyle bir bakınca; "Aslında ilk hali gayet güzelmiş." gibi bir düşünceyle doluyorsun
Peki, kimlerle çalıştın bu yeni albümde.
Alp Tiner, Özgür Özgüven, Gökçe Dayanç ve Serkan Çalar; albümün performans grubunu oluşturdular. Sahnede de aynı grupla çalışıyoruz zaten. Elbette bir de Demirhan Baylan; hem şarkı katkısıyla, hem de enstrümanıyla yer aldı Çırılçıplak'ta. Albümün tüm aşamalarında, kafamda planladığım sound'un peşinden koştum. Grubum da bu koşuda benimle hareket etti. Kayıt aşamasından sonra, düzenlemelerde de aynı duygu bütünlüğünün korunmasına dikkat ettim.
"Rock'n'Roll'un olayı grup olmaktır" tanımı yaygındır. Sen, kariyerinin çıkışını solo olarak yaptın ve öyle de devam ediyorsun. Biraz evvel grubunu saydın; ama böyle her şeyi aynı seviyede paylaşabildiğin ve ortak söz hakkının bulunduğu bir topluluk ortamını ister miydin?
Benim küçüklüğümden beri uzak durduğum bir olay var: O da toplulukla hareket etmek. Örneğin, ben motorsiklet kullanmayı çok seviyorum ve sık sık kullanıyorum da. Fakat sırf motorsiklet sürmeyi seviyorum diye bana motorcu denirse rahatsız oluyorum. Bir kalıba girmek hoşuma gitmiyor. Bir müzik grubunda da; ortak bir paydada buluşmak kolay değil. Ayrıca içindeki bazı oluşumların bastırılmasına da sebep olabilir; bir grup çalışması. Çünkü haliyle en az dört kişiyle hareket ediyorsun ve birlikte hareket etmek durumundasın. İşte o bastırılan iç yansımalar; beni grup çalışmalarından uzak tutmuştur. Bir dönem 4x4'ün vokalistliğini de yaptım; fakat bir müzik grubunun üretkenliğime iyi gelmediğini söyleyebilirim. Örneğin, bir şarkı için karar vermek için dahi uzun toplantılara ihtiyaç duyuyorduk. Tabii grubun getirdiği avantajlar yok mu, elbette var. En başta yaratıcılıkta bir kafa değil, en az dört kafayla hareket ediliyor. Ama benim tercihim hep kendi yoluma gitmek oldu, hala da o düşüncedeyim.
Çırılçıplak'a dönersek, Ayten Alpman'ın seslendirdiği meşhur Ben "Böyleyim" parçası albümünde liste başı
"Hadi bu sefer de cover olmasın" diye düşünüyordum; albümün kayıtlarına başlarken. O sıralarda bir yandan da konserlere devam ediyorduk ve Ben Böyleyim'i de çalıyorduk. Çok iyi tepkiler aldık bu cover'a ve "Albüme koyacaksınız değil mi?" benzeri sorularla sıkça karşılaştık. En sonunda "Neden Olmasın?" diye düşündüm ve parçayı kaydettik. Kaydı Yaman Aksu'ya dinlettiğimde tereddütsüz albümde yer vermemi önerdi. Söz konusu bu kayıtta, sahne performansına paralel bir enerjiyi hissetmemizle de parçayı albüme almış olduk. Sonuç olarak şarkının hakkını verdiğimi düşünüyorum.
Bu denli meşhur bir parçayı albüme almak ve üstüne bir de çıkış parçası olarak belirlemek; sence Çırılçıplak'ın genelini gölgelemedi mi?
Uzun süredir bar programları yapıyorum ve repartuarımda başkalarının parçalarına da yer veriyorum. Bu durumdan her zaman keyif aldım. Sahnede bir başkasının şarkısını söylemek, bilinen bir parçaya ayrı bir yorum katmak, hoşuma gidiyor. Kendi şarkım öne çıksın kompleksi ben de yok. Belki de maalesef demeliyim burada. Belki de böyle bir kompleksim olmalıydı. "İlla kendi şarkımı ön plana alayım" gibi bir yapıda olmadığımdan dolayı da cover parçalara mesafeli değilim. İlk albümümde de vardı, ikinci albümümde de vardı ve bu yeni albümümde de var. Çırılçıplak'ın geneli gölgelendi mi? Aslında çok düşünmedim bunu; ama sahnede "Tut Beni"'yi, "Sensiz"i ya da "Dön Ne Olur"u çalarken çok keyif alıyorum açıkçası ve evet, belki de çıkış parçasını onlardan biri de yapabilirdim. Yine de çok takılmıyorum bu noktaya. Ne de olsa elimden geldiğince kliplendireceğim bu albümü, insanlara albümdeki diğer parçaları anlatacağız ve saydığım şarkıları da ön plana çıkaracağız. İkinci klip için anket yaptık ve "Sensiz" açık ara önde. Muhtemelen ona çekeceğiz ikinci klibi. Ayıca, sana şunu da söyleyeyim: Ben gerçekten içimden geldiği gibi hareket ediyorum. Her şeyden önce olaya ticari bakmıyorum. Bu ne kadar inandırıcı gelir sana bilmiyorum; ama her konuda böyleyim
Albüm yayınlanalı iki ay kadar oldu. Tepkiler nasıl?
İstediğimiz şekilde duyuramadık albümü. Tanıtım eksikliği yaşandı. Diğer yandan Çırılçıplak'ın, yaptığım albümler içerisindeki en farklı albüm olduğu ve çok kaliteli bir sound'u sahiplendiği gibi dönüşler de aldım. Tabii bunlar beni çok mutlu etti. Benim yapmak istediğim müzik; havada uçuyorken bir yandan da yüzen bir yapıyı oluşturmaktı ve bunu başardığıma inanıyorum
Yakın zamana dair planların neler? Bir ara televizyon dizilerinde de gördük seni. Konserlere zaten devam ediyorsun.
Yaban Gülü dizisinde yer aldım. Lodos filminde de rol almıştım. Ayrıca, bir önceki albümümün üçüncü klibini çeken Biray Dalkıran'ın yönetmenliğini yaptığı Kanıt'ın da bir bölümünde oynadım. Gerçi o daha çok keyfi bir işti. Şimdilerde de yer alabilirim kamera önünde. O mecrayı da özledim açıkçası. Örneğin, "Öyle bir Geçer Zaman ki" gibi kaliteli yapımlardan davet gelirse, kesinlikle kabul ederim. Sahnede olmayı çok seviyorum, nerdeyse zorla indiriyorlar. (Gülüyor) Hatta yeri gelmişken söyleyeyim: 26 Nisan'da Favela'da çalacağız.
Bundan sonraki albüm için de bir 6 yıl daha beklenmeyecek galiba.
Hayır. En fazla 1 yıl ya da 1 buçuk yıl ara olur ve sonrasında albüm gelir. EP olur, LP olur, Single olur. Çünkü artık kimsenin beklemeye tahammülü yok. Her şey hızlı, her şey çabuk. Bu bir dezavantaj elbette. Yine de uzun süreler beklemeyeceğim artık. Her şeyi öğrendim ve bu sitemi de çözdüm. Benim adıma her şey daha da kolaylaştı artık. Birilerinden stüdyo kiralamak ya da birileriyle birlikte şarkı kaydetmek zorunda değilim. Şarkıyı kaydediyorum, üstüne davulumu ve gitarımı çalıyorum ve içimdekileri ortaya çıkarıyorum. Hal böyleyken, neden bekleyeyim ki?
MİLİYET SANAT13 Nisan 2013
Etiketler:
albüm,
ben böyleyim,
çırılçıplak,
haberler,
rock,
röportaj,
sarp sanin
5 Temmuz 2013 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)